Edward Wadie Said üzerinden Filistin meselesi masaya yatırıldı
Oryantalizme yaptığı eleştirilerle tanınan Filistinli asıllı bilim insanı Edward Wadie Said’in vefatının 20. yılı anısına “Filistin’i Savunmak” paneli gerçekleştirildi.
Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenen panel öncesi, tasarımlarını Abdüsselam Ferşatoğlu’nun, küratörlüğünü Mehmet Lütfi Şen’in üstlendiği “İnsanlığın Evrensel Yıkımı Filistin Mücadelesi Sergisi” açıldı.
Açılışta konuşan Zeytinburnu Belediye Başkanı Ömer Arısoy, Filistin’de 7 Ekim’den bu yana bir soykırım yapıldığını belirterek, belediye olarak Siyonizm düşüncesi karşısında, Filistin meselesini herkesin bilmesi için elinden geleni yapmaya çalıştıklarını söyledi.
Arısoy, protesto ve eylemlerin yanı sıra bireysel olarak da bu meselenin iyi kavranması gerektiğinin altını çizerek, “Bugün bir devlet eliyle soykırım uygulanıyor. Biz de bir kültür merkezinin yapması gereken en iyi şeyi yapıyoruz ve bu sergide başından itibaren Filistin’de ne olup, bitmiş bir hafıza tazelemesi var. Dua ediyoruz, Filistin’deki kardeşlerimiz bir an önce özgürlüklerine kavuşsunlar, bu katliam dursun.” dedi.
Küratör Mehmet Lütfi Şen de sergide insanlığın bittiği noktanın altını çizmek için bir çalışma yaptıklarını ve Hasan Aycın’ın Filistin üzerine olan çizimlerinden bir seçkiyi izleyicilerin dikkatine sunduklarını ifade etti.
“Edward Said’in külliyatını dikkate aldığımızda temelde 3 büyük alanla yüzleşmek gerekir”
“Filistin’i Savunmak” panelinin yönetimini üstlenen yazar Asım Öz, “Edward Said’i aslında 7 Ekim sonrası saldırılar olmadan belki anmamız daha münasip olurdu ama o bize yazdıklarıyla ve sürekli gündeminde tuttuğu Filistin meselesiyle kendini yeniden hatırlattı. Edward Said’i konuşmak demek, aynı zamanda Filistin sorununu, sömürgeciliği, kültür ve emperyalizm ilişkisini ve bir dizi başka meseleyi gündeme almayı gerektiriyor.” diye konuştu.
Öz, Said’in “Filistin davasının yılmaz savunucusu” olarak görüldüğünü aktararak, şunları söyledi:
“Edward Said’in külliyatını dikkate aldığımızda temelde 3 büyük alanla yüzleşmek gerekir. Birincisi 1966’da Joseph Conrad üzerine yazdığı süreklilik arz eden edebiyat eleştirisi, ikincisi entelektüel metnini de teşkil eden angaje entelektüel, yani belli bir davanın savunuculuğunu yapan bir siyasi portre olarak onun yazdıklarını anlamlandırmak, belki üçüncüsü de 1978’de Oryantalizm metni üzerinden başlayan, akabinde Filistin sorunu ve oryantalizm tartışmaları şeklinde ele alabiliriz.”
Edward Said ile Türkiye’de toplamda bugüne kadar 6 tez çalışmasının yapıldığını ve bunların hiçbirinin Filistin meselesiyle ilgili olmadığına dikkati çeken Öz, “Türkiye’de Edward Said ile ilgili sınırlı sayıda akademik çalışmanın yapılması gerçekten çok üzücü.” dedi.
“Teorik olarak Filistinlilerin yok sayılması ve Filistin’in boş bir toprak olduğu propagandasıyla işgal başladı”
Panelde konuşmacı olarak yer alan yayıncılık dünyasından yazar Cevat Özkaya da Pınar Yayınları olarak Türkiye’de ilk kez Edward Said’in “Oryantalizm” kitabını 1982’de bastıklarını, İngilizce olarak da kitabın ilk 1978’de yayınlandığını belirtti.
Kitabın bastırılma sürecini anlatan Özkaya, o zaman bir görev edasıyla gönüllü olarak Prof. Dr. Alev Alatlı’nın kitabın çevirisini yaptığını söyledi.
Özkaya, konuşmasında Said’in Filistin metinlerinden parçalar okuyarak, şu bilgileri verdi:
“1967 yılı, maalesef üç Arap devletinin İsrail’e karşı savaşında 6 gün içinde yenildiği zaman dilimidir. Mısır’ın uçakları daha havalimanından kalkmadan İsrail vurmuştur. Suriye, Ürdün hakeza. Bu hikayeye böyle baktığımızda 360 kilometrelik toprakta 2 milyonluk bir halkın 70 gündür İsrail’e direniyor oluşunun ne kadar kıymetli bir şey olduğunu ve Filistin ahalisi içinde nasıl bir duygu yükselmesi gerektiğini de tahmin ederiz. Edward Said de diyor ki; ‘1967 yılı benim için ve her şey için yıkıcıydı. O zamanlar ABD’de yalnızdım. Büyük bir zafer duygusu vardı, sadece Yahudiler arasında değil herkes arasında. 1967’den sonra aynı kişi değildim, savaş şoku beni Filistin mücadelesinin başlangıç noktasına itti. Filistin’in işgali halksız bir toprağı, topraksız bir halkı yerleştirmek sloganıyla başladı. Yani teorik olarak işgal, Filistinlilerin yok sayılması ve Filistin’in boş bir toprak olduğu propagandasıyla başladı.'”
“Bizim Edward Said’i, oryantalizmi anlamamızı engelleyen kavramlar silsilesi var”
Prof. Dr. Yasin Aktay da Edward Said’in “Oryantalizm” çalışmasıyla Batı dünyasında bir felsefe devrimi yaptığını vurgulayarak, “Bir anlamda Michel Foucault’un başlatmış olduğu bir devrimi tamamına erdirmiş ve Batı felsefesinin o aydınlanmacılık kibrini yapı sökümüne uğratmış.” yorumunu yaptı.
Filistin’in bugünkü direnişinin insanlığı ihya edecek bir güç olduğuna dikkati çeken Aktay, “Filistin sayesinde bütün insanlığın problemlerini yeniden çözümleyebilecek formülü yakaladık. Tıpkı Edward Said’in 1967’de yaşadığı aydınlanmadan sonra ve Oryantalizm kitabını yazarak, tüm dünyada geçerli olan iktidar sistemini bilgi ve iktidar ilişkisini ifşa etmesi gibi. Sadece Filistin’in özgürleşmesi üzerinden tüm dünyadaki insanların özgürleşebileceği formülü ortaya koydu aslında. Aslında bakarsanız Filistin, Kudüs bunu tarih boyunca yapmıştır.” dedi.
Dr. Selçuk Türkyılmaz ise Türkiye’deki kavramların Edward Said’i anlamaya yeterli olmadığını düşündüğünü dile getirerek, “Bunun başında da sömürgecilik geliyor. Türkiye’de sömürgecilik kavramı Kolonyalizm kavramının karşılığında da kullanılıyor. Böylelikle bizim Edward Said’i oryantalizmi anlamamızı engelleyen kavramlar silsilesi var. Biz bunu son dönem Filistin meselesinde de görüyoruz. Kafamızda müthiş bir karmaşa var.” şeklinde konuştu.
Bugün Filistinlilerin ilk kez davalarını tüm dünyaya anlatmaya başarabildiklerinin altını çizen Türkyılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu sadece dirençlerinden mi kaynaklı yoksa anlamadığımız başka bir şey mi var, bunu sormamız lazım. Ben bu durumun kavramlarla alakalı bir durum olduğunu düşünüyorum. Kızılderililerin Filistinlileri anlamasının temel sebebi de bu. Oryantalizmin asıl bağlamı oryantalizm değildir. Oryantalizmin asıl bağlamı Kolonyalizmdir. Eğer biz Edward Said’in etkisini anlamak istiyorsak, Kolonyalizmi düşünerek bunu anlamak mecburiyetinizdeyiz. Zaten İsrail’in kendisi de bir koloni devlet olarak kuruluyor. Aslında İsrail diye bildiğimiz devlet Anglosakson kolonisidir.”